Saat 13.50 ve ben uyandım. Uyku düzenim tamamen alt üst olmuş durumda. Sanırım ikinci öğretimlerin makus kaderi. Sabah ezanıyla uyuyan bünye öğle ezanını duymadan uyanmıyor :). 

Bazı zamanlar canın hiçbir şey yapmak istemez. Tavana bomboş bakarak geçirmek istersin tüm günü. Konuşcak konu bulamazsın. Ne yemek yiyesin gelir Ne adım atasın. Bazen tahammül sınırın yerle yeksan olur.

Böyle umutsuz zamanları hiç sevmesemde, ruh halimdeki dalgalanmalar sürekli çekiyor beni karanlık tarafa.

Bazen hiç okula bile gidesim olmuyor. Bıraksalar tüm günü odamdan çıkmadan yatak ve yorganın içinde kendimle baş başa geçiresim gelir.

Böyle günlerde herkesten her şeyden uzaklaşıp gidesim geliyor. Hani ıssız bir adaya düşsem yanıma üç şey bile almam.

Kendimi sorgularım, yaşamımı sorgularım, geleceğimi sorgularım ama asla şikayet etmem. Kimi zaman çok kaderci bir insan oluyorum.

Her insanın yaşadığı bu hüzün nöbetleri zamanında en güzel tedavinin yalnız kalmak olduğunu keşfettim. Ruhumun dinlenmesi için her şeyi kapattıp, dünyayla irtibatımı koparttığım zamanlar oluyor.

Ben böyle zamanlarda öğrendim; her ne kadar başını dayayacak omuz arasan da kendi omzundan başkasının yalan olduğunu.

Çünkü insan en güzel kendi içine ağlayabiliyor.
Ve insan en çok kendine üzülüyor.

Ne güzel demiş şair;

Ağlayabilirmiyim gönül müsadenle?
Şöyle katıla katıla şimşekli bir gökyüzü gibi...
Günaha batan tüm kirliliğin ile ağlayabilir miyim?
Öylesine ama ölesiye...
Bu can çıkana kadar bedenden...
Nefsimin nefesi kesilene kadar...
Sol yanımın ateşi yükselene kadar.
Kendi omzumda kimseciklere yük olmadan;
Ağlayabilirmiyim?

Ve kimine göre yazmak terapiyken bana ayaklanma çağrısıdır.

Merhabalar :)

Bugün güneşli, mutlu pazar günüydü :). En sevdiğim günlerden biri de hep pazar sabahları olmuştur. Küçüklüğümden beri bir aile geleneğimiz vardı. Her pazar sabahı ailecek kahvaltı. Ama kahvaltıyı daima babam hazırlardı pazar günleri.

Çalışan anne baba çocuğu olanlar için çok sey ifade eder pazar kahvaltıları. Annen ve babanla uzun uzun sohbetler eşliğinde yapılan lezzetli kahvaltılardandır.

Babam uyanır geleneksel patates kavurmasını yapardı. O da kendi babasından öğrenmiş :)

Güzel güzel yapardık kahvaltımızı o günler artık her ne kadar geri de kalmış da olsa ben yinede yaşatmaya çalışırım içimde.

Velhasıl o günlerden gelen bir sempati vardır pazar sabahlarına...

Bende güzel bir pazar kahvaltısı hazırladım kendime. Geçmişi gözümde canlandırarak nostaljik bir kahvaltı yaptım.

Sonra ev için market alışverişine çıktım. Poşetleri bırakıp kankimle yine uzun bir yürüyüş yaptık. Karadenizde güneşli hava bulmak zor olduğu için bugünün güneşini kaçırmak istemedik.


Uzun uzun yürüyüşümüzün ardından denize karşı bir bankta oturduk.


O anlattı, ben dinledim. Ben anlattım, o dinledi...


Manzaramız ise şu eşsiz denizdi...


Güzel havanın tadını çıkarıp evin yolunu tuttuk. Bahardan gelen birgündü. Birazcık nostaljik, birazcık eğlenceli.

Umarım sen de harika bir pazar geçirmişsindir.

Görüşürüz. :)

Kocaman kocaman merhabalar değerli dostum :)

Bugün benim için tembelliklerle geçen kocaman bir gün oldu.

Uzun zamandır vizeydi, okuldu, evdi derken çok yorulmuştum.

Bugün evde geçen tembel bir gün beni kendime getirdi.

Tam anlamıyla hiçbir şey yapmadan, bütün gün yatarak geçirdim.

Böyle boş günlerin en sevdiğim aktivitesi; meyve yiyip, en sevdiğim dizileri izlemektir.

Bende bugün tam anlamıyla bunu yaptım.


Eminim beni okuyanların içinde Supernatural hayranları vardır.

Uzun zamandır kulağıma gelen bir diziydi.

Benimde en sevdiğim dizilerin çoğu sezon arasında olunca, bir şans vereyim dedim.

Her ne kadar beni ürkütse de bir taraftan da beni çeken bir dizi oldu.

Şimdilik oldukca iyi anlaştık, Winchester kardeşlerle :)

Yeni yazımda görüşmek üzere :)

Merhaba canım okuyucum :)
Güne dünden plan hazırlayarak uyandım. Bugün için yapacağım planlarım hazırdı. Ben sadece uyandım kahvaltımı yaptım ve ne giyceğime karar verdim :).

Altıma izmirde bir butikten aldığım bordo pantolonumu giydim. Tshirt olarak ise geçen sene Lc waikiki'den aldığım tshirt vardı. Ve geçenlerde new fashiondan aldığım zımba detaylı kot gömleğimle tamamladım :).



 Ayakkabılarım ise son zamanların vazgeçilmezi olan renkli çicekli cıvıl cıvıl converselerimdi. Hem rahat hemde şık olmasından sebeb asla vazgeçemiyorum converselerden.




Ve günün ojesi de uzun zamandır favorim olan koyu bordo gibi içinde küçük ışıltılar olan rimmel london lasting finish 193 numara black cherries. Hem çabuk kuruması hemde koyu renge düşkünlüğümden dolayı bu rengi sık sık kullanıyorum.



Ve makyaj olarak da hafif tonları kullandım. baharın gelmesiyle birlikte daha sıcak tonlara yönelsemde, bugün nedense pek makyaj yapasım yoktu. Ama yinede makyajsız olmaz deyip; hafif bir seyler yaptım. Tabi yinede bordo rujumdan vazgeçemedim :).



Havanın sıcaklığı öyle güzeldi ki uzun zamandır güneşli havalara hasret biri olarak çok mutlu olmuştum. Tam bir yaz insanıyım. Hava hep güneşli olsun hep yaz mevsiminde yaşıyalım. Sırf bu yüzden tropikal iklimin hakim olduğu bir bölgeye yerleşmeyi düşünüyorum :) Ama kaderin cilvesi karadenizde okuyorum.

Daha sonra kankimle buluşup diş hastanesine gittik. Randevumuz 15.30da olmasına rağmen uzun süre beklemek zorunda kaldık. aslında beklediğimiz süre 10dk bile olsa bana saatler geçmiş gibi geldi.


Sonra işimiz biter bitmez; sokak cafeye geçtik. Bu aralar sıkca gittiğimiz çalışanlarının güler yüzlü olduğu bir mekan :) hayalimde hep bir gün bir yer açarsam mutlaka kitap konseptli bir yer açarım diye düşünürdüm veeeee taaa taaammmm


Cafenin en büyük özelliği hepsi güncel olan bu kitapları burda alıp okuyabilmeniz. Süper değil mi? Sanırım birazda beni buraya bir tık daha ısındıran yanı da bu oldu. Daha sonra size bu cafenin detaylı bir yazısını yazacağım en kısa zamanda :)

Sıcak yaz günlerinin bir numaralı içeceğidir limonata. Bir diğer taraftan ben çok severim. Madem artık yaz geliyor yavaştan eski dostum limonatayla buluşmalıyım artık dedim, içecek olarak limonata sipariş ettim ve yanında ev yapımı tarçınlı havuçlu kek. Her gittiğimde hem taze hemde aynı lezzette bulmak o kadar güzel ki :)




Keklerimizi yiyip limonatalarımızı içerken bir yandan da bolca sohbet ettik. Daha sonra birazda tavla oynadık. Dolu dolu güzel bir gün geçirmiş oldum. Uzun zamandır böyle bir molaya ihtiyacım varmış kendime geldim :) yeni yazımda görüşmek üzere...

kocaaamaaaan bir merhaba sevgili okuyucum. :)